22 Şubat 2021 Pazartesi

Fatih Paşa Mahlesi anıları 2

 


DİYARBAKIR ŞAD AKAR

I

İzmir’den Diyarbakır’a gelişimiz birinci ayı dolmak üzereydi, okulların açılmasına da az kalmıştı. Evimiz zaten üç oda, bir oturma odası ondan geçilen misafir odası ve arkada bir yatak odası, hepsi fındık içi, biz bi gayret tamamen yerleşmiştik. 

...

Sinbat’ın beyaz yelkenlilerini Annemin bizlere okuduğu Binbir gece masallarından duymuştuk. Burada ise bu naif tekneler aslında gecenin serinliğinden istifade etmek isteyenlerin bir buluşu  olan yelkenlilerdi. Akşam ummana açılırlar, güneşin doğuşuyla birer birer dönerlerdi. Bu eski kartpostala göre taa Sultanın cariyesi Şehrazat ve gemici Sinbat’ın zamanından beri de varlarmış.


Devamı için...

4 yorum:

  1. Diyarbakır Diyarbakır olalı bu kadar güzel anlatılmamıştır. Hele o Sinbat çağrışımlı ''yelkenler'', müthiş. Bir de sarı pirinç musluklardan hiç kaygı duymadan ağzını dayayıp su içmek yok mu...Nostaljisi bir yana, acaba tümden bilinçsiz miydik yoksa öyle öyle aşılandık da giderek sağ kalan bizler daha mı dirençli
    olduk?
    Sağol Sadık. Lütfen devam...

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Sadık, eline, aklına sağlık.

    Devamını bekliyoruz.
    O yıllarda, o pirinç musluklardan Karacadağ kaynak suları akardı. Su boruları temiz. Arıtma yok. Kirlenme yok!

    Selam ve sevgiler.
    Aydın

    YanıtlaSil
  3. Gülhan Esgici12 Mart 2021 21:17

    Damlar üstündeki tahtları o kadar güzel tasvir etmişsiniz ki hayran kaldım. Sinbat'ın beyaz yelkenlilerine benzetmeniz ve damların üzerinde bir deniz hayal etmeniz harika!
    Köylü kadınların tasvirleri Mezopotamya'nın en güzel tablolarını canlandırdı zihnimde.
    Diyarbakır'dan selam ve sevgi ile...

    YanıtlaSil
  4. İyi Dileklerinize çok teşekkür ederim. Olayların anlatılışı değil burada bence önemli olan çocuk hayal gücü ve saflığını okuyucuya aktarabilmekti. Bunu yazarken aklımda da Nikolay Rimski Korsakov'un Shehrazad senfonik süiti dönüp duruyordu, bazen denizi gördüm bazen toprak damları...

    YanıtlaSil