Sivrihisar Seyahatnamesi

 Sivrihisar Seyahatnamesi 2017   


Nihayet O Çarşamba geldi ve biz bir arkadaşımızın aracıyla Sivrihisar'a doğru yola çıktık...
Ankara'dan Eskişehir'e giderken Sivrihisar'a girişi dikkatli olun kaçırmayınız. Çünkü Türkiye'nin en matrak kavşağı ordadır.

Sivrihisar'ı sağınızda gördüğünüzde önünüze çıkan ilk sapaktan sağa doğru hamle yapmayınız. Afyon'a doğru yol alırsınız ve çok ileriden geri dönmek zorunda kalırsınız. Aynı şekilde Afyon yönünden gelirken önünüzde Sivrihisar'ın meşhur siluetini gördüğünüzde: "İşte karşısı Sivrihisar" deyip düz dalarsanız Ankara yönüne gider, ilerideki Şoförler Derneği tesislerinde bir çay içip dinlendikten sonra geri dönersiniz...

İşte Sivrihisar Kavşağının sırrı!

Bu insan vücudu boşaltım sistemi şeması değil, Sivrihisar kavşağı



Lütfen gözlerinizi dört açınınız,  trafik levhalarını kaçırmayınız! 

Nasrettin Hoca'nın torunlarının buldukları kavşak çözümü bu olmuş. Elleri ayaklarına dolaşmış...

Hava mutedil, yani serin bir limonata kıvamında, arada sırada bulutlar güneşi perdeliyor ama görüş açık ve aydınlık..  



Çarşambaları tam merkezde Pazar kurulurmuş, biz de ona rastladık. 


Şehir içi trafiği biraz tıkanıyor, ama sora sora Kültür ve Sanat Merkezine çıkan yolu bulduk.

 

 


Sonunda vardığımız alan muhteşemdi. Çevreye bakar mısınız?
 







Hava berrak, solumuzda çağlar ötesinden gelen bir olgu var çevrede...


Granit kayalar topraktan göğe doğru fırlamışlar, yarım kalmış oldukları yerde üst üste donmuşlar, adeta heykelleşmişler.







Karşımızda eski kilise, yeni Kültür ve Sanat merkezi ağırbaşlılıkla dururken;   



Sağımızdaızda  granit kayalarla süslenmiş bir yüksek tepe..


İlk bakışta fark edemediğiniz ama gözünüz alışınca, kayaların kıvrımlarında gizlenmiş bir takım heykellerin kımıl kımıl kımıldandığının ayırdına varıyorsunuz...


Bunları görünce zeki bir sanatkârın  bu muhteşem doğal dekoru ve granit kayaları akıllıca ve şiirsel bir şekilde kullandığını ve gelenlere bir şeyleri anlatmak üzere düzenlediğini anlıyorsunuz.




Dağlardan inen bir sürü gölgenin, başka bir figürün etrafında toplandığını  fark ediyorsunuz.. 





Arazide gezdikçe bir şahlanışa, ve bir kurtuluşun sahnelenişine şahit oluyorsunuz.




Başkaldırı ve diğerleri.




Bu sahnelemede

 

 

 

 


Dede Korkut da var, 

Alâeddin Keykubat da...

 

 

 

 



Modern Cumhuriyet de var...

 

 

 





Muzaffer Sarısözen de var, Abidin Dino ile Yaşar Kemal de. 






 
Ve daha niceleri araziye yayılmış durumda, araziyle uyum içinde hepsi.










Bu arada çevreye bakarsanız aslında kayalar heykel kalitesinde

dikkatle bakarsanız...

Köroğlu başını atının başına yaslamış, göğe doğru sesleniyor.



Ve Kültür ve Sanat Merkezi"


Eski Surp Yerortutyun Ermeni kilisesi, zaten sağlam olan yapısı kolayca onarılarak koca bir salon kazandırılmış kasabaya. Şimdi sergileri ve seminerleri bekliyor. Büyük bir heyecan duyduğumuz bu oluşumun hemen yakınlarındaki Gavur hamamını da kapsaması galiba sıradaki ikinci bir hamle olmalı diye düşündük.




Geleneksel Nasrettin Hoca şenliklerinin bu merkez ağırlıklı kutlanması oldukça uygar bir davranış...





Gavur Hamamı:

 

Gavur Hamamı, Görünüş ve Planı

Plan, Erol Altınsapan,



Sivrihisar, başta  ailesinden kalan evini ve heykellerini doğduğu kente hediye eden, Heykeltıraş Metin Yurdanur olmak üzere, Kültür Bakanlığına ve Sivrihisar Belediyesi ile onun vizyon sahibi çalışanlarına minnet ve teşekkür borçlu.

Küçük bir Anadolu kasabasında mucize yaratmışlar doğrusu. 


Gittiğimiz gün içeride bir sergi vardı, kapı tamamen açıktı ama bir bekçi göremedik.

 Sivrihisar’da Sokaklar ve Evler

Ben aslında 1974 yılında tez konusu olarak seçtiğim sokağımın akıbetini merak ediyordum, yıllar sonra karşılaştık, tanıdım garibi.


Gerçekten biraz daha garibanlaşmış fukara. İçinde oturanlar tarafından terk edilmiş büyük binalar harap haldeler...

Ancak Belediye bu sokağı anlaşıldığı kadar bir öncü örnek olarak seçmiş ve  sokakta kültürel amaçlı bir restorasyon faaliyeti başlatmış görünüyor, darısı diğer alanlara…










Sokağın Arnavut kaldırımı olan döşemesi elden geçmiş yenilenmiş,  iki başımdaki binalar elden geçirilmiş,  


İçlerinde onarılmış iki şanslı ev var.

Aşağıdan bakınca köşedeki ilk ev ve sokağın Kilise tarafındaki son evi,  yani


Metin Yurdanur'un ailesinin evi;

 

Belli bir amaç için hediye edilmiş Belediyeye..

Bütünüyle Belediye tarafından restore edilmiş ve Kültür Sanat evi ve heykel bahçesi haline getirilmiş. 

Kutlarız...


 Sivrihisar'ın bütün bunların yanında korunması gereken bir  sivil mimari dokusu var.. 1974 de zevkle seyrettiğim ve korunmasını ümit ettiğim geleneksel mimarlık örnekleri şimdilerde sessizce kaybolmakta olduğu   görülüyor.

Ve her yerde rastladığımız betonarme evler yavaşça onların yerlerini alırken, dış taraflarda ise bu kasaba için gerçekten ürkütücü ölçeklerdeki yapılar sırıtmaya başlamış. Ama trafik rahat şehir içinde, isterseniz Sivrihisar'ın bir ucundan diğer ucuna yirmi dakikada yürürsünüz, aracınızı yanınızda taşımanıza ihtiyaç yok burada. Zaten burada yaşıyor olsanız, ya memursunuzdur, Kaymakamlık ya da Belediyedesinizdir, ya serbest çalışansınız,  esnafsınızdır çalışma yerleriniz  merkezde, yani on dakikalık yoldur yürüyeceğiniz. 

Sanayi de sanatkârsanız, 15 dakikadır en fazla..



Eski evlerin çoğunda ahşap malzeme ömrünü tamamlamış durumda olduğundan ahşabın yenilenmesi gerek.



Doğrama ve tüm iç aksesuarlar için yenilemek hiçbir sıkıntı yaratmazken, evin taşıyıcı 



iskeletinin değiştirilmesi bir hayli zaman ve mali yük getirir















Öncelikle Ahşap evlerin onarım ve restorasyonu uzman bir inşaatçı grubunu gerektirir. Binanın ayaktayken, yıkmadan sökmeden sağlamlaştırmasının yapılması ağızdan girerek bademcik almaya benzemez, egzozdan girerek buji değiştirmektir.

Restorasyon; yapıyı bir yüzyıla daha erişecek şekilde yapmak olmalıdır. Bunun için içeride binayı çelik ve BA ile takviye etmek ve ahşap giydirmek akıllıca bir davranış olur.

 İşte 1974 de tezimi tamamlamış olsaydım; yapıların bu tekniklerle onarılmasını yani çağdaş malzeme ve teknik ile onarım, detay ve ayrıntılarda geleneksel motifleri birebir uygulamak, diyecektim. Örneğin; sıva gerektiren yerde kireç harçlı sıvayı  ve 2 metreyi aşmayan ahşap mastarlarla sıvamak, dolaysıyla çok iyi yerine vasat görünümü sağlamak  gibi, döşemeleri çelik putreller üzerine trapez galvanizli saçlar üzerine dökülmüş betonarme olarak yapılmasını önerecektim gibi. Olamadı.

1986  da ise; bu dediklerimi bir başka projede yapabildim.

Marina Oteli, Kaleiçi ,Antalya, 3 nolu ev. 

Marina Oteli, Kaleiçi Antalya. 2 nolu ev.
Antalya Kaleiçinde yaptığım Marina Otel projesinde bire bir uygulama şansım oldu. Başarılı da oldu sanıyorum. Proje, esas itibariyle üç eski geleneksel evden oluşmuş bir alanda bir özel sınıf Otel yatırımıydı.. Bütün bahçe duvarları kaldırılarak bahçe birleştirilip ortasına bir yüzme havuzu yerleştirilirken en arkada bahçeye tepeden bakan evin iki kat boyunca yükselen yuvarlak 60 cm çaplı ahşap kolonlarını yenilerken, eski niteliklerine uygun tomruk bulamadık ve  seçtiğimiz bir ağacın içine bir yuva hazırlayıp NPI 240 lık çelikler yerleştirerek üzerine ahşap  tomruğu giydirdik ve dıştan kelepçeledik.  



Yandaki kesitte bunu açıkladım.. Ayrıca döşemeleri BA döşeme yaptım ve üstüne taban tahtası ile döşeme ve altına tavan çaktık.. 






Marina Oteli, Kaleiçi Antalya, 1 nolu ev.

Hatta 1. evde cephenin sağır olan kısmında  iki kat arasına idari ofisler ve misafir odaları olabilmesi için BA ara kat ilave ettik.

 

Yandaki resimde Otel Ana giriş cephesi ve sağır olan kısım görülmektedir. Burada zemin kat pencere lentolarından üst kat pencere denizlikleri arasına bir ara kat sığdırabilmiştim. Aynı zamanda bodrumu genişleterek Isıtma kazanını ve Klima santralını yerleştirebildim.

Bu tür düzenlemeler, görünümde geleneksel kent dokusunu korurken, içeride çağdaş konfor ve yaşam tarzına uygun planlamayı yapabilmek imkânı vermektedir. Bu otelde bunu gerektiği kadar uygulayabilmiştim. İstenen fonksiyon ağır, yapılar büyük ve mütevazi idi.

 

Sivrihisar eski kent dokusunda ise;

Akademik bakışta kulak tırmalayıcı gibi geliyorsa da, bir yapının ömrünü azami surette uzatabilmek için: taşıyıcı sistem içinde, sağlamlığı korumak şart:

  • Çürüyeni at yerine yeni malzemeyle yenisini yap, (Olmazsa olmazı)
  • Ama orijinal plan şemasını, cephe görünümünü, çatı biçim ve geleneksel malzemesini ve özgül detayları koru


“Günümüzde yoğun wc, banyo, mutfak gibi su, pis su, tesisatlarına ısıtma ve soğutma ile elektrik, telefon, bilgi işlem sistemlerine ihtiyacı olan, yapıya ağır bir yük getiren, Turistik  konaklama projelerinde yapılara bu tür müdahaleler kaçınılmaz olacağı kabul edilmelidir,” diyecektim, tezimde, eğer bitirip


teslim edebilseydim. Bence döşeme tahtası ile tavan tahtası arasına sıkışmış bir döşemenin ahşap kiriş ve merteklerden oluşturulmasına artık gerek yoktur.



Sivrihisar'da konut olmak dışında bir başka işleve gerek duymayan ve Turizm baskısı altında olmayan bu alanlarda, özellikle benim Kevser sokakta,  günüze çekirdek aile yapısına pek uymayan büyük yapıların içine;

    Her katta bir aile yerleştirmek gibi bir projelendirmeyi ve bu yapıları kat mülkiyetine sokmayı tartışacaktım


Sivrihisar'da konut olmak dışında bir başka işleve gerek duymayan ve Turizm baskısı altında olmayan bu alanlarda, özellikle benim Kevser sokakta,  Günümüzde çekirdek aile yapısına pek uymayan büyük yapıların içine; 
Her katta bir aile yerleştirmek gibi bir projelendirmeyi ve bu yapıları kat mülkiyetine sokmayı tartışacaktım.

İşte şimdi o evler artık harap vaziyette bir yardım eli bekliyor...

Ferahlatıcı bir haber ise Kültür Merkezinin buraya bitişik olması bu sokaktaki evler için daha değişik işlevler düşünülebilir anlamına gelecektir.. Bu evleri Eskişehir, Odun pazarı'nda olduğu gibi çeşitli işliklerden oluşan bir turistik sokak haline gelip gelemeyeceği tartışılır, ama sadece Sivrihisar nüfusu  ya da yılda bir kere Yapılacak bir haftalık şenlik bu işletmeleri ayakta tutamayacağı da açık...  Yani bu yapılara 

hayat verecek, bir finans modeline ihtiyaç var her zaman olduğu gibi.

Kısacası, biz burayı gezerken çok keyif aldık,  ama tam olarak bitiremedik, bir daha geleceğimize dair söz verdik. Dönerken O garip kavşakta "Ballıhisar Pessinus'u da ziyaret edelim" dedik ve  ettik ama hiçbir şeyi tam olarak gezemedik anlayacağınız. Tekrar gideceğiz, sizlere de tavsiye ederiz, bir Pazar günü erken kalkın bir buçuk saatte Ankara'dan, bir saatte Polatlı'dan ve Eskişehir'den gelebilirsiniz.

Böyle bir sergiyi başka bir yerde göremezsiniz...  


Görsel malzeme aldığım kaynaklar:

Doç. Dr.Yüksel Sayan, Sivrihisar Evleri,  yayın 2009

Erol Altınsapan, Y.Lisans tezi, Selçuk Üniversitesi, Sivrihisar'da Türk Mimarisi 1974

Şenlik gecesi Sivrihisar, masal gibi (Resim: Haad Mousavi)

1 yorum:

  1. Restorasyonla ilgili çok söylediğine katılıyorum. Ancak, yapının gerçek strüktürü ahşap döşeme ise, artık onu her türlü yapacak modern üretim ahşap yapı elemanları mevcut. CLT veya lamine kiriş veya panel elemanlarla yapmak artık çok kolay. Ayrıca betonarme plağın verdiği yükü ve kaldırmış, depreme karşı daha çok korumuş olacaksınız.

    YanıtlaSil