Arkadaşım FE(H)Mİ
I
Fatih paşa mahallesi, Şeftali geçidi bütün bu olaylardan sonra bir kentsel dönüşüm kazasına uğramadan bende kalan anılarımı tazeleyip, içimi dökmeye devam ediyorum. Derler ya, bir dost gelip, bir düşmanlık etmeden, kentsel dönüşüm kazası korkarım şehirleri bir birlerine benzetecek, Şah iken Şahbaz olacak şehirlerimiz, veya olmayan köylerimiz ve ilçelerimiz....
Tanışmamızın üçüncü senesi, 1961 de bizim Femi[1] İstanbul’a Ermeni Ruhban okuluna kilisenin de gayretiyle gönderildi demiştim. Bir müddet sonra okulunun önünde çekilmiş bir fotoğraf ve “Sadık kardeşim” diye başlayan bir mektup aldım. Annesine babasına yazdığı mektubun içinden bana ayrı bir sayfa ve fotoğraf. Elleri ceketinin dış ceplerinde parmakları dışarıda kalmış, başı yana eğik yüzünde gamzelerini ortaya koyan bir tebessüm. Gözleri fotoğrafa bakanın gözlerinin içine bakıyordu...Birden bire yabancılaşmıştı bu resimdeki çocuk bana o anda. “Kimsin sen kardeşim?” deyivermiştim.
Yorum penceresinin üstünde "Yorum Gönderme" yazıyor. O nedenle Yorum gönderiyorum.
YanıtlaSilEline aklına sağlık. Bu Diyarbakır hikayeleri ayrı basılmalı. Bazı seçmelere, bu hikayelerin basımını konuşalım.
Selam ve sevgiler.