31 Aralık 2019 Salı

Anatomi dersi


KADAVRA

Profesör amfinin kapısını açtı, yavaş adımlarla içeri girerek kürsüye kadar bir kaç adım yürüdü. Peşinden koşar adım  beyaz önlüklü orta yaşlı bir adam da süzüldü içeri. Amfinin sahnesinin üzerinden sarkan floresan armatürler profesörün gözlerini kamaştırdıysa da ihtiyar adam  çabuk alıştı. Eskimiş çantasını kürsünün üzerine koydu. Asistanı olan orta yaşlı adam da kürsünün yanına gelip yerini aldı. O sırada içerinin soğuğu buhar olup ağızlarından, burunlarından tütmeye başlamıştı. Anatomi amfisinin  yer yer kararmış duvarlarının arasına ağır bir formaldehit kokusu yanında içeridekilerin heyecanlı bir bekleyiş sinmişti. Sessizlik havadan ağırdı. Kürsünün yakınında ortalarda paslanmaz çelikten bir kadavra masası duruyordu, üstünde morgdan alınmış bir kadavra, yeşil muşambanın altında  ölü kadar sessiz, kıpırtısız yatıyordu. Profesör sakin bir şekilde başını kaldırıp elini gözlerine siper ederekten içeriye şöyle bir göz gezdirdi. On sekiz öğrenci beyaz önlükleri içinde, ders notları önlerinde kalemleri göğüs ceplerinde, gözleri hocanın gözlerinde, nefes almadan onun hareketlerini takip ediyorlardı. On sekiz çift göz, on sekiz çift el, ayak heyecanlı bir bekleyiş içinde, hafif hafif titriyor, bazı bazı da seğiriyorlardı. On, on iki dakikadır burada beklemedeydiler.

Devamı için

1 yorum:

  1. Hikayeyi okudum Sadık. Güzel ve iyi yazılmış. Dokunaklı, acıklı, dolu dolu bir anlatım. Sağol. Amfide ilk kadavra çalışmasının ürkütücülüğünden ayakkabı yapım teknolojisindeki değişim yoluyla Bekir Ustanın şanssız yaşam dalgalanmalarına geçiş okuyanı sarıveriyor. Hoşlanarak, duygulanarak okunuyor. Bi daa sağol. Devam devam devam...

    Sevgiyle, övgüyle, dostlukla,

    Okan

    YanıtlaSil