"Bir Garip Taksi Şoförü" III Bölümlük insancıl bir öykü
“Biz insanlar XX. YY da Haçlı
seferlerinden daha sık aralarla sürüler halinde Dünyanın hemen her yanında savaşmış,
bir yüz yıl içinde Orta çağdaki dünya nüfusundan çok daha fazla insan
öldürülmüş ve çevre tahrip olmuş, ozon tabakası delinmiş, küresel ısınmayla
iki derece sıcaklık artışıyla birlikte çevre geri dönülemeyecek şekilde tahrip
olmuş” derdi Pavel.”
“Latoonya sevgili vatanım, göz yaşlarım seni kurtaracaksa eğer ağlarım… Kurtarıcın kanımsa eğer, kanımı sana bağışlarım” diye annesinden duyduğu orta çağdan kalma bir ağıt geldi aklına.
Çocukken annesinden bir çok defa dinlediği Homeros’un satırlarını hatırladı. Akilleyus tarafından öldürülme anı gelmişti. Tıpkı yüz yıllar öncesinde olduğu gibi etrafındaki ihanet çemberinin daraldığını, henüz kılıf ve askılarından çıkarılmamış kılıçların yakında kendisine karşı çekileceğini biliyordu.
Bizimki başını sallayıp arabasına
yürüdü, bir buçuk saatlik bir iş, diye
aklından geçirdi. Ama bura Stambol’du, hiç belli olmaz. Yüzyıllar önce Hektor
Turuva’daydı Aleko Stambol’a gelmiş, Beykoz’a Baygın. “yaşamak için güzel burası. Üstelik
vapur sesleri de cabası” diyordu.