Eskişehir Aydınlık Şehir



Eskişehir'deydik...

Ben Eskişehir de doğmuşum işte o tarihte.. Anne tarafım Afşar soyadı taşırlar ve Eskişehir'in yerlilerindendirler.

Ama ben orada büyümedim. Ancak arada sırada orayı ziyarete gittim. Geçen hafta kadim dostlarımla karar verdik benim doğduğum yeri de, Sivrihisar'a yaptığımız gibi ani bir ziyaret edelim dedik. 


Sivrihisar gezisi bizleri çok memnun etmişti, acaba burada ne bulacaktık?

 Çünkü çok methetmişlerdi...

 

Atladık Ankara'dan HızlıTrene ve 1 saat 30 dakikalık (yolda tamamlanmakta olan bazı yerlerde hızımız bir hayli yavaşlamış idi) konforlu ve keyifli bir yolculuktan sonra Eskişehir'n o '50lerde yapılmış ve bu şehrin sembolü olmuş garındaydık.  Bu ziyaretimizde tipik Orta Anadolu şehrimizden filizlenmiş  günümüzün temiz ve ulaşımını  halletmiş modern bir şehriyle karşılaştığımızı söylemeliyim. Şu festivallere bakar mısınız?


Eskişehir Opera ve Bale Günleri.  Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası,  Uluslararası Eskişehir Film Festivali, Uluslararası Eskişehir Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali, Eskişehir  Motosiklet Festivali, Bahar Şenliği Yürüyüşü gibi eylemlere ev sahipliliği yapan  olgun bir şehir olmuş Eskişehir. Kendisi Anadolu'nun çeşitli yerleşmelerinde olduğu gibi mazisi köklü geleceği aydınlık bir şehir olarak geldi bize. Bunların dışında Sivrihisar gibi çeşitli  ilçelerinde kutlanan  şenlik ve panayırlar var. Varsa yoksa İstanbul, İzmir, Antalya vs  diye sayarken Anadolu'da daha neler olduğunun farkında değiliz. 


Bir Eskişehir'i, bir Amasya'yı atlamamak lazım gelir.

 
Bir Belediye Başkanı geliyor, koca bir şehrin kaderini ve yapısını değiştiriyor. İşte Eskişehir'de Yılmaz hoca, Öte yanda, Ankara'yı  betonlaştıran, AVM kenti yapan, vatandaştan kamulaştırılan park alanlarına bile AVM yaptıran  Melih bey (son seçimlerde zar zor gitti).... Yılmaz hocanın aklında daha ne projeleri vardır  kaynak bulamazken,


Başkent Ankara'da Devletin rüzgârını arkasına alan Melih bey  Hızlı Tren Garının şehrin en sıkışık yerine yapılmasına müsaade eder, örneğin Behiç bey istasyonunu kullanmaz, Şehiriçi toplu taşıma ile entegre olmasını sağlayamaz,  Planlama yoksunu, Melih bey. Gider korunması gereken anıtsal ve geleneksel sivil mimari yapıları Yağma Hasan'ın böreği misali dozerlere yedirir; işte Hacı Bayram projesi, İsmet paşa mahallesi, Frig ve Roma kalıntılarının akibeti. Korkarım daha da arkası gelecek Anafartalar ve Ulus meydanı ve gençliğimin çarşısı, Kızılaya doğru, katledilen bir cumhuriyet devri yapısı, İller bankası, şimdi de diğer Genç Cumhuriyetin yokluklar içinde var edilen yapıları gibi Devlet Tiyatro ve Bale binası boynu bükük, cehaletin hükmünü  bekliyorlar... 

"Belediye Encümeni kararlarını uyguladım" diyecektir sorarsanız bey efendiye, lakin bu parlak fikirler onundur.. 

Diğer taraftan  Avrupa'nın en iyi şehri ödülünü Kızılay'daki Metro istasyonu çarşısında (Çünkü sergileyecek bir sergi binası olmadığından) sergilediler. Şehrinin tarihi eserlerini yok eden bir belediyeye nasıl  bir ödül verilirse işte öyle bir ödül bu...


Eskişehir'de bir Odunpazarı mahallesi var. 

Büyükbabamların evinin olduğu yer. Korunacak  evler ve sokaklar nasıl korunur görsünler. Çok marifetlidir hoca, kendi elleriyle hazırladığı balmumu heykelleri ki sayısı yüzün üzerinde, Belediyenin kurduğu Balmumu heykel müzesinde seyrettiriyorlar. Özürlü çocuklar yararına bilet kesiyorlar. Çok etkileyici figürler var, Madam'ın müzesi yanında öksüz kalır. 

Kenti anlatacaktım,  Hocamı anlatmaya başladım.  Şehirde İki Üniversite var, Hoca ve arkadaşlarının kurduğu. Üniversitelerin getirdiği bir genç nüfus var ki şehre bir canlılık ve bahar havası getirmiş.


Birkaç tane büyük park var: Şehir Parkı, Harikalar Parkı ve Türk Dünyası Parkı... Eski bir TMO silosundan restore edilerek yapılan bir Oteli var, orada kaldık. Hal binalarının onarılmasıyla kazanılan Haller Gençlik ve Kültür Merkezi var. 

Herşeyden önemlisi 6 adet çeşitli büyüklükte Belediyeye ait Şehir Tiyatrosu,  bir BB Senfoni Orkestrası ve Pop müzik konserleri için özel bir konser salonu, Park 222 var... 

Cılız bir dere olan ve şehrin merkezinden geçen Porsuk çayı, -ki Anadolu'daki hemen her şehirde vardır ama üzeri örtülüp cadde veya sokak yapımına yararlar- bentler ve kapanlarla düzenlenip, su seviyesi yükseltilip, üstünde seyir motorları  ve gondollarla gezilen bir seyirlik kanal haline getirilmiş, çevresiyle beraber. Bu su yolunu değişik model köprüler ve heykellerle süslemişler, adeta Avrupa şehri görüntüsü kazandırılmış Eskişehir'e. Gidiniz ve kendi gözlerinizle görünüz bir şehrin kaderi nasıl değiştirilir...


Bu gezimizle ilgili küçük bir Videom var aşağıda..

İyi seyirler dilerim..



          

Arkadaşlarım ve ben, Yılmaz Büyükerşen hocama ve beraber emeği geçen bütün herkese  teşekkürlerimizi sunuyoruz...  Her ilimize böyle vizyon sahibi aydın bir Belediye Başkanı gerek...


Bu yazı 2018 Şubat ayında yaptığımız geziden sonra yazılmış ve yayımlanmıştı. 
Bazı arkadaşlarımızın bugünlerde Eskişehir'e geziye gitmeleri münasebetiyle tekrar raftan indirip masaya koydum. Bu arada 2019 yılı içinde açılan OMM, Odunpazarı Modern Sanatlar Müzesi'ni de Mimar Mehmet Hamuroğlu'nun fotoğraflarla tanıtmaya çalıştım... Tekrar gitmek farz oldu.

 
OMM'den resimler ( Kengo Kuma ve proje partneri Yuki Ikeguchi)
 

 

1 yorum:

  1. Sadık bu yazıyı ne zaman yazdın?

    Coronavirus, mirüs dinlemeden Eskişehir'e gidelim!

    Eline sağlık.

    YanıtlaSil