9 Kasım 2017 Perşembe

Sivrihisar Seyahatnamesi 1974

Sivrihisar Sene 1974

Geçenlerde bir Çarşamba günü bizim grubun Ankara'ya bu kadar yakınken, Sivrihisar'ın yakınından geçerek hiç uğramadıklarını itiraf etmeleri karşısında bir Sivrihisar tez çalışanı olarak "Haydi  beyler Sivrihisar yolcusu kalmasın" diyerek takımı Sivrihisar'a gitmeye ikna ettik..

Bundan sonra  göreceğiniz 2017 albumü için kolları sıvadık, ve gittiğimize değdi...




Bu arada Benim Sivrihisar'la ilgim ne, diyecek olursanız:

Sene 1974. Restorasyonda 4. Sömestrim ve tez konusu seçmek üzere Şehir planlamada  Feriborz  Rabbani’yle beraber Orta Anadolu’da kültürel ve mimari özelliği olan bir kaç yerleşmeyi dolaştık. O kent ölçeğinde koruma amaçlı çalışma yapacak, ben de sokak veya tek yapı ölçeğinde projelendirme amaçlı bir çalışma yapacaktım. Sivrihisar bizi etkiledi, karar verdik, burada çalışacaktık.

 Sivrihisar aşinalığım oradandır  yani...


Ama gördüğüm en enteresan jeolojik yapıdır burası. Plato ortasında aniden çıkan granit kristal kayalar bir anda iki yüz metreye kadar  iki yönde de yükselir. Sanki koca bir dinazor yere uzanmış, uyuyor gibi.
 

Ankara Eskişehir karayolu eskiden içinden  geçermiş, halâ da Eskişehir yolu diye anılan bir sokak var.
  
Batı kayalıkları (http://sivrihisar.web.tr/)
O zamanlardaysa Ankara Eskişehir karayolu kasabanın dışından geçiyor  kavşaktan itibaren yeni bir cadde merkeze doğru gidiyordu. Yürüdük. Bana granit tepeler çok  heybetli gelmişti o zamanlar,. kasabanın her aralık ve sokağından bu tepeleri görüyorsunuz. Evden , bahçeden, pazar yerinden görüyorsunuz ya da tepenizde hissediyordunuz o kayalık tepeleri..

Merkezde evden bozma iki katlı ahşap dört odalı bir binaydı kalacağımız otel galiba. Bir odada üç yatak, odayı kapattık biz. Hatırımda kalan odanın ortasında bir odun sobası, ama tam ortada, kıştan kalmış,  o karşıladı bizi.
Ha, bir de her yerden görülen bir saat kulesi ve onun yorgun saati ...


      
Zaim oğlu evi  (Yüksel Sayan, Sivrihisar Evleri 2009)
 
Yapıların hemen hepsi fazla bir müdahale görmeden o güne kadar yarı sağlam durumda ulaşmışlardı günümüze. Burada gördüğünüz resimlerin ancak yarısı benim, diğer başka kaynaklardan derleme, altlarında kaynaklarını yazar.

Yapıların mimari özelliklerini tespit ettik. 

Pencerelerin göze hoş gelen bir oranı var ve bütün  kasabada hemen hemen aynı oranları kullanmışlar. Bazen sadece oranları değil aynı ölçüleri muhafaza etmişler. Üst kat çıkmalarında en az iki en çok 4 adet pencere yapılmış...
Geleneksel yapı formlarında, ahşap iskelet, arası kerpiç veya özel yapılmış tuğlalarla doldurulmuş, cephelerde  geometrik desenler oluşturulmuş... Saf ve naif ama güzel. 







    
Kilisenin eski bir resmi ve yanda Gavur Hamamı

Kayalıklara iyice yakın bir yerde taş bir depo vardı. hububat ambarı gibi bir şey. Artık gayri Müslüm olmamasına rağmen vaktinde kullanılmış taş gibi kilisesiydi bu kasabanın. Sorduk Ermeni kilisesiydi. Bu büyüklükte bir yapı kalabalık bir Ermeni topluluğunu temsil ederdi. Fotoğrafladık, siyah beyaz olarak. 
Kevser sokaktaki evlerin giriş kapılarındaki yapım tarihlerinin Latin harfleriyle yazılmış olması, başka bir evde ferforje işi içinde haç sembolünün bulunması, buranın gayri Müslümlerin yoğun olarak oturduğu bir mahalle olduğunu göstermekteydi ama şimdi onlardan eser kalmamıştı. 

Ayrıca bu kiliseye yakın yerlilerin Gavur hamamı dedikleri bir de hamam mevcuttu.

Gavur Hamamı 1988 de
Erol Altınsapan, Y. Lisans Tezi Selçuk Üniversitesi
Sivrihisar'da Türk Mimarisi
Gavur hamamı 1988 de.











Bir ay sonra tekrar geldik; bu sefer elimizde samanlı kağıda basılı Bina ve içinde yaşayanlarla ilgili anket formlarımız vardı, yanımda da eşim Betül. Evdekilerle ilişki kurup, konuşmak ve anketleri tamamlayabilmek onun sayesinde idi..

Yaklaşık 180 evi değerlendirip, yaşayanların sosyo ekonomik durumlarını, ayrıca  yaşadıkları ev ile ilgili tamir ve tadilât isteklerini tespit edebilmiştik. Sene 1974..

Fakat tezi sonlandıramadım, çünkü Turizm Bankası'nda Antalya Kaleiçi ve Yat Limanı restorasyonu projesinde işbaşı yapmıştım, Antalya'ya taşındık. Artık şantiyedeyim, İşin cazibesi gözlerimi kör etmişti doğrusu. Feriborz tezini bitirerek teslim etti ve kabul edildi..

Sonuç olarak o fotoğrafları, bilgi ve belgeleri son senelere kadar saklarken geçen sene imha ettim. ama bu yazıyı yazarken şimdi pişman olduğumu itiraf etmeliyim. Tam ihtiyacım olan belgelerdi.

Yazının birinci bölümünü burada bitiriyorum...  2017 gezimizi de bir süre sonra yazacağım... Hepinize iyi günler dilerim.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder